Türkiye radyo televizyon yayıncılığı, dünyadaki gelişiminden uzak kalmayarak 1927’den günümüze yaklaşık yüz yıllık süreçte; hareketli, hızla değişen yapı ve teknolojisiyle geleneksel radyo-televizyon araçlarının yanı sıra dijital platformlarda da yerini almıştır. 6 Mayıs 1927’de İstanbul Büyük Postanesinde “Telsiz Telefon İstanbul Radyosu”, 1938’de Ankara Radyosu, 1946’da İTÜ Radyosu, 1949’da “yeni” İstanbul Radyosu, 9 Temmuz 1952’de ülkenin ilk televizyonu olarak yayına başlayan İTÜ Televizyonu ve 1 Mayıs 1964’te kurulan TRT ile bu sürecin ilk aşaması tamamlanır. 90’lı yıllarda özel radyo ve televizyonların yayına başlamasıyla ikinci aşamaya geçilir.
Türkiye’de radyo-televizyon yayıncılığı alanındaki ilk teknik buluşlar, İTÜ Elektrik Fakültesi, Yüksek Frekans Tekniği Kürsüsünde Prof. Dr. Mustafa Santur ve Prof. Dr. Adnan Ataman ve diğer öğretim üyeleri ile mühendislerin yaptıkları “AR-GE” çalışmalarıyla gerçekleşir. 1952’de yayına başlayan İTÜ Televizyonu, Türkiye’ye televizyonun ne olduğunu öğretmiş, televizyonculuğun ilki ve ağababası olarak; haber, kültür-sanat, eğlence, spor programları, birçok yayın ve teknik ilkiyle televizyon yayıncılığının lokomotifi olmuştur. Bu çalışmalar, 2024 yılında açılan İTÜ Müzesinde sergilenmektedir. Bu kitapta; Türkiye’nin “yüz yıllık” radyo, “yetmiş iki yıllık” televizyon yayıncılığı sürecinde musikimizle ilgili bazı konulara da yer verilmiştir. İstanbul ve Ankara Radyoevlerinde 1949-1953 yıllarında görev yapan Neyzen “Dede” Süleyman Erguner, 1950-1974 yıllarında İstanbul, Ankara Radyoevleri ve TRT’de görev yapan oğlu Neyzen Ulvi Erguner; 1975-2007 yıllarında TRT’de (İstanbul Radyosu ve Televizyonu) Neyzen ve Müzik Dairesi Başkanı olarak görev yapan “Torun” Neyzen Süleyman Erguner ile üç kuşak devam etmiş olan musiki çalışmaları ve hatıraların yanı sıra Türkiye radyo- televizyonculuğunun tarihsel seyri kitabın sonunda bulunmaktadır.